Home / Yazarlar / Geleceği görmek

Geleceği görmek

Linkedin

Alis, kayıp ülkede yürürken tavşana rastlar. Tavşan bir yandan hızlı hızlı yürürken sık sık köstekli saatine bakıp “geç kaldım, geç kaldım” diye söylenmektedir. Alis ile tavşan arasında şöyle bir diyalog geçer.
-Bayım, bu yol nereye gidiyor?
-Genç bayan siz nereye gitmek istiyorsunuz?
-Bilmiyorum
-O zaman tüm yollar sizi oraya götürür.
Sonra tavşan hızlı hızlı yoluna devam eder. Alis tavşanın arkasından baka kalır.
Evet nereye gittiğimizi bilmiyorsak bütün yollar bizi oraya götürür. Bu soruyu kendimize soralım. Kişisel hedeflerimiz nedir, neyi amaçlıyoruz? Kişisel gelişim yolculuğumuz hangi yöne gidiyor. Amaçlarımıza ulaşmak için neler yapıyoruz,
hangi adımları hangi zaman diliminde atacağız soruları uzatmak mümkün. Peki çalıştığımız yada sahibi olduğumuz şirket nereye gittiğini biliyor mu? Amaçları, hedefleri nedir? Kendisine bir yol, bir hedef çizmiş mi ? gelecek yıllar
için ne planlamış, hangi eylemi ne zaman yapacak belli mi? Yoksa günlük mü çalışıyoruz? Bu soruları da çoğaltabiliriz. Çalıştığımız ya da çevremizdeki çoğu şirketin geleceğe dönük bir yol haritası olmadığını biliyoruz veya görüyoruz. Şirketler o an moda olan bir furyaya kapılıp gidiyorlar. Geçmişte ISO belgesi alma isteği öndeydi. Alınan belgelerin umulan parayı getirmediği görülünce iş tavsadı. Ama hemen yeni akımlar, sigmalar çıktı. ISO eğitimlerinin yerini “kuşak”
yetiştiriciliği aldı. Beyaz-sarı-siyah kuşaklar doldurdu ortalığı. Japon kökenli yalın üretim yavaş yavaş kendine yer açtı. Japon sermayeli şirketlerde başlayan uygulama doğal olarak dikkati çekti. O da “moda” akım olmaya başladı.
Ancak bu temelin sisteminde “İnsan” faktörü var. Üstelik kapitalist sistemdeki genel kanının aksine Japonlarda işçi çıkarmak en son akla gelen bir eylem olduğu için bizde pek tutmadı. Oysa biz alışmışız her krizde çalışanları işten
atarız. Kriz olmadığı zamanlarda da maaşları yüksek olduğu işten atarız.
Temel bu olunca kurulan yapılarda sağlam olmuyor doğal olarak. Güvensizlik temelinde yükselen yapılar en küçük bir sarsıntıda çöküyor. Duvarlarda çerçeveli belgeler, sloganlar kalıyor. Genelde de parlak fikir beyan eden inisiyatif kullanan, sorumluluktan kaçmayan insanlar terk ediyor bu tekneleri. Japon sistemiyle 6 sigmayı birleştirmeyi önerenlerde çıktı. Başarıyla uygulayanlar var tabi ki, sözümüz onlara değil. Ancak bu tür birleştirmelerin sonucunda katır gibi üremeyen yapılar ortaya çıkabiliyor. Oysa şirketler gelecek için çalışanlarıyla bir strateji geliştirebilirler. Şirketlerinde demokratik bir ortam oluşturup insanların işle ile ilgili fikirlerini özgürce beyan etmelerine ve aksayan noktaları gidermelerine imkan verebilirler. Şirketler kendilerini geleceğe taşımak için inisiyatif koyabilecek, sorumluluk alabilecek kişileri işe alıp onları cesaretlendirerek iyi bir kadro oluşturabilir. Her düzeydeki çalışana verilecek eğitim onları daha diri tutacaktır. Şirket çalışanları arasında hedefler benimsenip amaç birliği olmuşsa o şirket geleceğe emin adımlarla, hızlı adımlarla büyür. Çalışanların manevi anlamda iş ortağı görüldüğü şirketler hızlı bir gelişme göstermişlerdir. A- Firmanın stratejisi her çalışanın ilkelerine işlemeli. Çalışanlar yaptıkları işin, kendilerinin işe yaradığını hissetmeli ama firmanın stratejik hedefi de gerçekçi ve erişebilir olmalı. B- Firmalar teknolojik gelişmeleri takip etmeli, tüketici taleplerini ürünlerine yansıtmalı. Bu şekilde yaşamlarını; gelişerek, büyüyerek sürdürebilirler. Günümüzden bir örnek verirsek PEGASUS hava yollarında patronun çalışanlar olduğunu söyleyebiliriz. Şirkette yetkide paylaşılıyor; kazançta. Çalışanlar yaptıkları önerilerin hayata geçtiğini gördüklerinde coşkularını, enerjilerini kaybetmezler. Çalıştıkları şirketi deyim yerindeyse uçururlar. Yöneticiler, firma sahipleri önce şirketinizin geleceğe yönelik yol haritasını çizin sonra da çalışanlarınızın enerjilerini şirketinize harcayacakları zemini oluşturun. Sonuçta siz kazanacaksınız. Ülkeler için de aynı şey geçerli diye düşünüyorum. Onlar da kendilerine bir yol çizmeli ve çiziyorlar. Bir kısım ülkeler kendilerine hedef koydular. Örneğin Güney Kore. Sanayileşmede bizim gerimizdeyken otomotiv, elektronik ve makine sanayinde bizi geçti. Finlandiya beş-altı milyon nüfusuyla orman ürünleri satan bir ülkeydi. Elektroniğe yöneldiler. Nokia gibi bir dev çıkardılar. Elektronik alanında büyük gelişme gösterdiler, teknoloji ülkesi oldular. Refah seviyeleri arttı. Firmamız için, devletimiz için hedef koymaya imkanımız yoksa da kendimiz için hedefler oluşturup geleceğe yol alalım.

About img

Check Also

Pamuk ve Kriz Yönetimi

Linkedin Pamuğun teknik uygulamaları, kriz yönetimi senaryolarında uygulama buluyor. Son zamanlarda, Hindistan’ın en büyük petrol ...