“Hiçbir ülke kendi sektörünü gözden çıkarmaz” diyen İHKİB Başkan Yardımcısı Mustafa Paşahan, 2026’da yeniden ivme kazanılacağına inanıyor
Hazır giyim ve tekstil sektörlerinde son dönemde artan konkordato haberleri, üretim daralmaları ve istihdam kayıpları, “Türkiye bu stratejik sektörleri gözden mi çıkarıyor?” sorusunu gündeme taşıdı. İstanbul Hazır Giyim ve Konfeksiyon İhracatçıları Birliği (İHKİB) Başkan Yardımcısı Mustafa Paşahan, bu iddiaları kararlılıkla reddetti.
“Hiçbir devlet kendi sektörünü gözden çıkarmaz,” diyen Paşahan, hazır giyimin hem ekonomik hem de sosyal açıdan Türkiye için vazgeçilmez olduğunu vurguladı. “Bu sektör ekonomik dalgalanmalardan hızlı etkilenir ama aynı hızla da toparlanır. Artık dibi gördük. 2026 yılı, yeniden büyüme ve moral yılı olacak,” sözleriyle sektörün geleceğine dair umut verdi.
“Hazır giyim, istihdamın omurgasıdır”
Paşahan, sektör temsilcileri ve basın mensuplarıyla bir araya geldiği toplantıda, yaşanan daralmaya rağmen sektörün hâlâ Türkiye ekonomisinin en geniş istihdam tabanına sahip alanlarından biri olduğunu hatırlattı.
“Hazır giyim, kadın istihdamının da bel kemiği. Dolaylı etkilerle birlikte 2 milyona yakın kişiye iş sağlıyoruz,” diyen Paşahan, son iki yılda yaşanan maliyet baskılarını da rakamlarla ortaya koydu.
2022’deki rekor ihracat seviyesinin ardından, düşük kur politikası ve yüksek faiz ortamının maliyetleri hızla artırdığını belirten Paşahan, “İhracatımız geçen yıl 3,3 milyar dolar düşüşle 17,9 milyar dolara geriledi. Tekstil ve hazır giyimde istihdam kaybı 350 bine yaklaştı,” dedi.
Asyalı rakiplerle maliyet farkının dolar bazında yüzde 60–65’e çıktığını belirten Paşahan, Avrupa ülkelerine kıyasla da üretim maliyetlerinin yüzde 15–20 daha pahalı hale geldiğini ifade etti.
Üretim başka ülkelere kaymıyor, dönüşüm Türkiye’de yaşanıyor
Paşahan, son dönemde bazı firmaların üretimlerini Mısır gibi ülkelere kaydırdığına dair söylentilere de açıklık getirdi:
“Tedarik zincirini farklı ülkelere yönlendiren bazı firmalar oldu ama bu kalıcı bir çözüm değil. Üretimi tamamen taşımak mümkün değil, Mısır’a gidenlerin çoğu da beklediğini bulamadı. Türkiye hâlâ Avrupa’nın en güvenilir tedarik merkezi. Burada nitelikli, hızlı ve standartlara uygun üretim yapıyoruz,” dedi.
Sektörde bir nitelik dönüşümü yaşandığını da dile getiren Paşahan, “Adetsel üretim azalsa da, yüksek katma değerli ürünlerle ciroda artış göreceğiz. Birçok firmamız yeşil dönüşüm, dijitalleşme ve verimlilik odaklı yeni yatırımlarına başladı,” diye konuştu.
Paşahan, sürdürülebilirlik ve sosyal uygunluk alanlarında Avrupa standartlarının yakalandığını ancak bu ilerlemenin yüksek enerji ve hammadde maliyetleri nedeniyle gölgelendiğini de sözlerine ekledi.
Yeni hedef: Rekabet gücünü yeniden kazanmak
İHKİB’in yürüttüğü özel alım heyetleri programı kapsamında Avrupa ve ABD merkezli toplam 15 milyar dolarlık ciroya sahip altı büyük markayı Türk üreticilerle buluşturduklarını açıklayan Paşahan, uluslararası markaların Türkiye’ye ilgisinin sürdüğünü söyledi.
“Markalar bizimle çalışmak istiyor ama fiyat farkı elimizi zayıflatıyor. Kur-enflasyon dengesinin sağlanması, girdi maliyetlerinin düşürülmesi ve finansmana erişimin kolaylaştırılması şart,” dedi.
Paşahan, ayrıca emek yoğun sektörlerin desteklenmesi için prim indirimi, istihdam teşviklerinin genelleştirilmesi ve en az iki yılı geri ödemesiz finansman modelleri önerisinde bulundu.
“Bu sektör, doğru politikalarla çok kısa sürede toparlanır. Türkiye’nin üretim kabiliyeti, insan gücü ve pazar deneyimi hâlâ güçlü. 2026’dan itibaren yeniden yükseliş dönemine gireceğiz,” diyerek sözlerini tamamladı.